EDİS


Edis’i An’mak: Edis, Azur Benan, Gülşen, Tarkan, Onurr, Alper ve Diğer Hepimiz

                        Gülşen neden yeni albüm yapmıyor? Sütten mi kesildi? Annelik zehirlenmesi mi oldu? Siyah süt mü?
Edis’in yeni albümüne Gülşen’le başlamak alakasız görünebilir. Fakat her üretim kadının sonucudur. Ve üretilen her albüm belli bir kesimin duygusuna denk düşmelidir. Ve Gülşen son 10 yılda Türk popunu, hem kendisi merkez kalarak hem de başkalarını çevre-çeper kılarak yeniden üretmiştir. Edis’in Gülşen tarafından üretildiğini kastetmiyorum, yanlış anlaşılmasın. Ama Gülşen’in kraliçeliği ve ortalarda görünmeyişi, onun ilişkilerinde yürüyen yeni ve capcanlı üretimleri engellemiş sanılmasın sakın.


                         Derken… Gülşen’in Bostancı konserinde, oğlu Azur Benan videosu eşliğinde sahneye Edis’i çağırması. Niye mesela Azur Benan ismini koymuş ki Gülşen? Büyüyen orta sınıfın adları tüketerek bile kimliklenmeye çalıştığı bu “bebeklere çift isim koyma” gündemi neden? Ablamın oğlu gibi Azur Benan. Hem ablamın kızının adı da Eymen Emsal. Eymen daha İslamik, annem koydu. Emsal ise daha mı cool acaba, bilmiyorum. Böyle dengeler içinde Gülşen’in onu seven kitleye bu ad verme olayıyla benzemesi çok samimi de bi yandan. Hem Edis’i sahneye çağrılırken:
-Aruuuzzz Benaaaan, Edişşş nerde anneciim? Bak dayii şana ne getirmişşş! demesini abla sıcaklığında buldum. Peki, Edis ne getirdi süt kokulu salonlarımıza?
-Tabii ki güzel bir yeni albüm!
                     Evet, Edis Dayı An-lı şanlı bi albüm yaptı (o a harfindeki şapka niye, anlamadım) ve hepimize ABC kraker gibi dağıttı. Şimdi hepimiz bu albümden bize ve isimlerimize oturan harfleri bulmakla meşgulüz. Bence en güzel şarkı Roman. İbocum Köle’yi sevmiş, çünkü bdsm duyguları kabarmış. Meloş ise yeterki aynı odada Edis dinleyipi durmadan Edis övebilelim diye tüm albümü sevebilirmiş.
                  Ama benim en çok dinlediğim şarkı da Sen Özgür Ol! Bu şarkı benim biyografimde (Edis’in dağıttığı harf krakerler yani) açık ilişkiyi anlatıyor. Yıllar evvel Tarkan’ın Beni Anlama (beni sev, sev de anlama, dokun korkma, hisset, yargılama) şarkısında hissettiğim o müthiş queer-romance’i, yanı bir yanıyla açık ilişkiyi duygusal kodlarla tarif eden o tadı bu şarkıdan aldım. Bu sefer daha keskin bir dille şarkıyı söyleyenden karşıdakine (yani partnere, sevgiliye, yarenlik edene) haykırılıyor, o aynı yoğunlukla: “Sen özgür ol yeter, mutluluğum sona kalsın”! Bi de şarkıda Ferhat Göçer sesi var. Şimdi eşim dostum beni hastayıııııııım sanıyor, yastayım hiç kimse bilmiyor. Sanırım lisede bu şarkıyı dinlememiz biraz makûs talih, çok üzüldük, ağladık hep. Neyse işe Edis bu şarkıda diyor ki; çoklu aşk mümkün, arzularımız ve bedenlerimiz özgürleşmedikçe ruhumuz niye ehlileşsin. Hem sevgilimizin özgürlüğü bizim özgürlüğümüze bağlı değil miydi?
                  Diğer şarkı Roman: “Gücümü sola verdim” ne demek ya? Bir mücadele hattı mı belirliyor acaba? Ruh-beden çıkmazını aşan ne güzel bir ifadedir bu! Bir şeyi sağa ya da sola yatırmak (herkes bi tarafa yatırır sonuçta), onun yönünü belirlemek yani, ruhun haritasını ve koordinatını da çıkarmak. Edis söz yazma yeteneğiyle sözden pahalı Roman yazmış, helal.
Yine şapkasız olması gereken An mesela; “elim kalbinde, bu ne güzel bir hız” derken günlük hayatımızın hızını aşkın ritminde sıfırlıyor! “Zaman mekân değersiz” derken, şapkayı (A), kalkanı, balonu, koruyanı (kondom hepsi) çıkar da at diyor. Giy hadi cicileri (Petek Dinçöz). Bütüncül bir kaybı yıkımın kendisine eşliyor sanki.
                  “Eyvallah” da ise sımsıkı bir ritimle: “Herkes oyna diyor, kendin olma diyor… Ben böyle duramam, yalnız da kalamam”…Yani Edis; dolapta kalamam, çıksam da asla başka dolaplara girmem, bunu bilin diyor. Şarkının ritmi gibi kendi hayatının ve duygularının ritmini arayan biz gibi değil mi?
                  Ne var ki bu albüm Edis’ten bir tık fazlası. Öncelikle bu fazla olma durumu dinleyenin ürettiği yeni duygularla ilgili. Yukarıda saydığım tüm duygular benim öznelliğimle ama bana benzeyen herkes için (Melike ve İbo) ürettiğim naçizane duygular. Diğer fazla olma durumu ise albümün hem söz hem yapı düzeyinde örgü gibi örülmesi. Bu yüzden Gülşen ve etrafıyla başladım. Gülşen, Ozan ve tabii ki Onurr (albümde yoğun bi Onurr sesi var, her yerden duyuluyor) ve Alper… Gruba davet! Belki de bir işi örgü gibi örmektir aslında grup işi ya da orgy (benzetme için teşekkürler İbo).


                      Sonuç olarak, çocukluğumuzu özgürleştiren imgeler ve rollerle eski Tarkan’dan (sadece Bu Gece şarkısı diyorum, anlatmaya gerek yok), muhafazakârlaşarak Ceceli saflarına ‘düşen’ yeni Tarkan’a, neredeyse 20 yıl sonra, Edis bize bu sıkışmış toplumsal hava içinde, 12 şarkılık sıkıştırılmış zip-duygu albümüyle ne anlatıyor?
                     Bence Azur Benan’ın (annesi yeni-kapı ruhunda sütle zehirlenip, muhafazakârlaşsa da hala çok seviyoruz) büyüdükçe özgürleşmek için gireceği pop roller için çok güzel şeyler anlatıyor Edis Dayı. Bizim rüyalarımızı, tek adlı star, yani Tarkan nasıl zincirlerinden kopardıysa, çift isimli (biri illa geleneksel) yeni nesiller için de Edis Dayı Onedio galerisinden fazlasına işaret edecek. İnşallah ve umarım.
      
                                                                              A. Recep Özdaş


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DÜNYANIN EN GICIK ADAMI

DID YOU MEAN ''UNFOLLOW'' ?

Ankara