DID YOU MEAN ''UNFOLLOW'' ?

               Sevgili İbo ve Meloş,
               Her şey sizin öğrencilerinizden öğrenip bana da öğrettiğiniz ‘instagramda kim seni takip ediyor’ programlarını öğrenmemle başladı. Sizden daha genç birileriyle her an iletişim halinde olmanın en güzel yanı ‘instatrack, instafollow’ gibi sitelerden haberdar olmak olsa gerek. Böylece ben de hayatın gerçek tracklerinden birinden haberdar oldum. Nonfollowerlarımla tanışıklığım başladı.
                                                              






                   Her sene yeni yıla girerken en iyiler listesi yapardım, bu sefer buna da gerek kalmadı. Nonfollowerlarım toplamda yıl içinde bir en iyiler listesi yapabileceğim kadar en iyi hikâyem oldu. Herhangi hiyerarşik bi sıralamaya tabii olmadan hem de, sadece hikâyeleriyle ve hayatıma etki ettikleriyle, ama neden sosyal medya hayatımda var olmak istememeleriyle de müthiş bir en iyiler grubu oluştu. Liste demiyorum, zira listeden daha değerli, daha yatay ilişkiler içeren bir gruptan söz edeceğim.

                    Teşekkürler sizin öğrencileriniz. Sayenizde 2017’ye temiz ve arınmış, hırs dolu, gidişinizi hem çok önemseyip ama her an da unutarak; yani bu çağın, bu rejimin kendisi gibi, kaygan ve uçucu, saplantılı ve hastalıklı şekilde resmedeceğim.
Ben bunları yazana kadar harika program ‘instafollow’ çoktan indi işte. Bi baktım, 61 kişi beni takibi bırakmış. Kafa sayısı değil bu arkadaşlar, 61 hikâye var ve bu hikâyelerle tanışlığım var. İbo ve Melike’ye bu 61 hikâyenin hepsini tek tek anlattım ama burda anlatmayacam. Toplamda bir hikâyeymiş gibi anlatıp olayı ıskalamamak istiyorum.

                    Evet, sevgili 61 unfollowerlarım . Ben size ne yaptım? Hadi tamam ben çok paylaşım yapıyor olabilirim. Ama takipleşmek en azından minimum tolerans gerektirmez mi? Benim size katlandığım gibi mesela? Yook. Melike demişti: ‘ Yeni yıla girerken dostumuzu düşmanımızı görmemiz o kadar iyi, oldu ki gerçekten’ (Günay, 2016). İbo da haklıydı: ‘En çok eskilerin seni unfaw etmiş. Sen öyle bi geçirmişsin ki aşkım, dert etmişler demek ki’ (Kaygın, 2016).
Ya tamam benim her gönderimi beenmeyin, walla bunu istemiyorum. Ama bana tahammül edebilseydiniz keşke. Neyse ya, ‘alemin derdi biz olmuşuz, demek ki zamanında… (Anonim).
Evet Meloş, ‘verdiklerimiz aldıklarımızdan çok’ (Günay, 2016) demiştin ya, gene haklıydın. Ya bu ne ya, yeter ya! Yeni yıla girerken herkes bi instatrack uygulaması indirip kime ne vermiş kimden ne almış bir baksın, herkes unfollowerını görsün. Çünkü ‘bu saatten sonra yok ederinden fazla değer’ (Akalın, 2015). Gerçekten instafollow bir insanın gerçek, samimi ve candan arkadaşı olabilir bu zamansa. Çünkü bana instafollow yükle sana kim olduğunu söyleyeyim. Ve 61 giden arkadaşım bana kim olduğumu söylediler.
                      
                       Pekiiii ‘şimdi ben kime güvenicem?’(Tan, 2016). Sen İbo, bana diyorsun ki: ‘Ay tatlım bu hiç bitmesin, hep seni unfollow etsinler ki bize anlatacak hikâyelerin olsun’ (Kaygın, 2016). Ama peki ben kime güveniyim yani? Her gün yabancı sitelerde ‘A new study reveals that social media…’ diye long read makaleler okuyorum kısmen daha duyar kasan arkadaşlarımın paylaşımlarından. Ve ben hep aynalar karşısında postlar atan bir insanım. Tüm yeni saykological problemler üstüme cuk oturuyor. Ama bu 61 insanın bunu bilerek, bunu görerek beni unfollow ettiklerine de inanmam yani. Ne vardı yani. Şu 3 günlük ömürlerine beni sığdırmadılar (Seki, 2014) mı?





                         Neyse işte yeni yıla girmeden ben bu 61 unfollowerımı teeeeek teeeek takibi bıraktım. Hem de büyük bir seremoniyle, hepsiyle olan temasımı büyüükmüşçesine yeniden gözden geçirerek ama küçük bi dokunuşla da bitirerek. Çünkü ‘âlem oyuncu olmuş, sokaklar sahte’ (Demirkan, 2004).
Ve siz sevgili unfollowerlarım, benim hastalığımı nüksettirdiniz. Bu çağla gelen hastalığımı. Ama olsun yeni yıla girerken bi temizlik yapıcam. Belki Sertap gibi iyileşirim. Ana sayfama da çapraz yatarım. 61 kişi eksilecek sonuçta, Demir ile birlikte. ‘Ben sizin olmadığınız yerde de yeşillenirim’ (Yaşar, 2006) sonuçta, sizi bunu bilmiyorsunuz ama. Özellikle eski date-lerim, bazınız hiç umurumda olmayacak, bazınız bu muhabbet geçerken bile watsapptan bana yazıyordu. Ben de bazınızın son 12 postunu seri şekilde beğendim, sizi unfollow etmeden. Dönüp baktığınızda beni orda bulamayacaksınız. Çünkü insta bana sordu tam da sizi unfollow ederken. ‘Fikrini değiştirirsen @kişisine tekrar takip isteği göndermen gerekecek, emin misin? (İnstagram, 2016) diye.  Eminim insta, eminim dedim. Tabii ki eminim ve geri dönmeyecem insta, dedim.

                        Peki, beni unfollow ederek unutabileceğinizi mi sanıyorsunuz? ‘Şunu bi yüzüme yüzüme söylesenize, unuttunuz mu beni?’(Sarıkabadayı, 2016).

Bence o iş hiç öyle olmayacak. 61 followerımı 16 yaş öğrencilerden (sayılardaki kelime oyunuma (totoloji) bakın) öğrendiğim bu yılbaşı arifesinde, bu 1000 geceden daha hayırlı gecede ancak ben sizi güle oynaya unutacağım. Çünkü tam da bu gece işte ‘unutulacaklar kapıya dayandı’ (Sarıkabadayı, 2016). 

                                                                                               A.Recep

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DÜNYANIN EN GICIK ADAMI

Ankara