SONUNDA BARIŞ KAZANACAK.
Sonunda Barış Kazanacak da sonunda nişanlandı. Biliyorsunuz
bu onun facebook niki. Herkes bi dönem facebook u nikli kullanır. Bu geçiştir.
Sürekliliğe ‘ever’ilecek bir hayatın anahtarıdır. Evliliğe olan vurgumu ‘ever’ ile
yapıyorum demektir. Bizim sorunumuz sürekliliğe götürecek bu anahtarı yutmuş
olmamızdır. Niklilerin ise her devre uygun anahtarları her zaman var ve var
olacak. Hayatındaki dönemsel barış saplantılarının üstesinden gelmek için mi
yoksa evliliğin güvenli duvağına gerçekten inandığı için mi bilmiyorum ama SBK
yuvadan uçtu, timeline’ımdan öylece uçtuuu uçacak. Beni bu göç yolunda bi alçak
iniş gibi kullandı gibime geliyor nedense. Arkasından bakarken de, onun gittiği
yoldan daha fazlasını ona bakarak, her beğenisini okuyarak ben kendi başıma kat
etmişim sanki. Yani ne giden ne gelen birbirini aratmıyor, aratmak ne!
umurlarında bile değiller birbirilerinin. Önemli olan mutlaka birilerinin gidip
birilerinin gelmiş olması gerçeği. Bi de bu durumun sonsuz tatmini. Aksi halde
kafayı yerdik herhalde. Biz tam bu yüzden kafayı yemediğimizi düşünürken, o
gidenler de hep birilerini gönderip yenilerini aldığımızı düşünerek kafayı yediğimizi
sanıyorlar. Bu kafa oyunu da İzel’in dediği gibi galibi sen sebebi de sen
kuralıyla çakışıyor. Bizim oyunda galip ve mağlup yok. Mağdur ve mağrur var.
İkisi de bize biçilen pay.
Yani şöyle bi yakarış ile anlatmak gerekirse:
E peki madem bu kadar
kolaydı mutlu olacağın, neden dolambaçlı yollardan sürüklendin hep, neden
hayatımıza girip çıkıp, sonra mutlu oldun. Bianet okumaktan götüm çıktı benim.
Duvarıma sadece paylaşımlarının mı düştüğünü zannediyorsun, tabii ki
beğenilerin de düşüyor SBK! Ve sen gün içinde geçen her haberi ritmik bi
şekilde beğendin, ben de ritim tutturmak için saplandım da okudum.
Ve şöyle bir ortalığı yatıştırmak gerekirse:
Hımm, işte burada
başka bi şey buldum. Bu yazının konusunu buldum: Ritim! Hayatıma sürekli
aralıklarla, değişik ritimde insanlar alınca ben başka bi tatmin
yakalıyormuşum. Size derd olanın benim hamuruma maya olduğunu yeni buldum,
nerden bilecektim. Buradan bile pas çıkarmayı başardım, kendime bile pas atıp
gole çevirerek, kendimden iğrenebileceğim bi sebebim olamazdı.
İşte toparlanmak da gerekirse:
Bana sürekli depresyonu neden kazanca, paraya çevirdiğimi
soruyorsunuz ya? Söylüyorum, çünkü onu devam ettirmek istiyorum. Onu gerçek
günlük hayatın ritmine uydurmak istiyorum. Tam burada yeni bir yol ve çıkış
var. İç kötülüğünün yeni bi ritim olduğu eski ritme paralel, ona değmeyen bu yeni
üst depresif hayat; kurtuluşumuzun anahtarını elimizi sokup yuttuğumuz yerden,
midemizden çıkarmak için kulaç atmaya zorlar bizi, o anahtarı bulamadan hep aramaya
zorlar.
Ve işte varsayımım da bu:
Çünkü kronik depresyon aslında mutluluktur. Neden mi? Devam
eder. Depresyonda iken uykunun sürekli ve kendini çağırarak devam etme düşüncesi
size etrafı mayınlı olsa da güvenlikli bi yatak sağlar. Başkaları çalışırken
her an, her zaman dizi izleyebileceğini bilmek sinsi bir güvenliğe iter. Burada
hem sonsuz bir kaygı hem de sonsuz bir isteme güdüsü var bence. Birbirini kesen
bu duyguları dışarda bırakabilen insan depresyonunu kazanca çevirir işte.
Bu da önerim:
Anahtar kelime ‘sonsuz’dur. Sonsuzluğa akıl yetmez diyerek
onun üzerine düşünmememizi isteyen tipler var ya, onlara inanmayın, çünkü
sonsuzluk içindeki tekrar ve ritim mutluluğun ta kendisidir. Sonsuzluk, sonunda
barışın kazanamayacağı bi ritim ve süresiz mutsuzluğun tatminidir. Bize kalan
facebook nikimizi bi daha değiştirip adlarımıza geri dönmek. Bunu belli
aralıklarla yapan her insan bi gün mutlu olur, nişanlanır bile yani.
AZMİ.
Yorumlar
Yorum Gönder