‘’Ne güzel çocuk , dur bakim azcık daha bakim çok bakim..’’ düşünceleri  içerisindeyken hatunun kolu dürtüverdi.
‘’Yahu Melis şuna ne aşıktı be ‘’
‘’Hangisine?’’
‘’Ya şuna işte, dudakları köfte gibi olan’’
‘’Hıı, neden olmadı?’’
Bu sorunun cevabını dinlemedim. Çünkü Melis dediğimiz (ismini değiştirdim afedersin), şuan evli,mutlu ve çocuklu.  En iyisi yol geçene kadar kitap okuyup,müzik dinlemek.  Depresyondayken bazı mevsimleri kaçırdığından ötürü,bazı meyveleri de kaçırırsın. Kiraz,erik gibi mesela. Ben neyseki karpuza yetiştim. Eve döndüğümde kendimi Ramazanın ortasında buluverdim. Olsundu. Uhrevi de lazımdı. Hem belki de imkansız aşklarımıza pide ve güllaç bassak iyi gelirdi. Çok fazla yürüyüp denize daldığımızda yolda göremediklerimizi görürdük belki.  Rujumuzu değiştirsek, ya da gözümüze gözümüzden başka renkte lensler taksak, tenimizin rengini azcık kırsak güneşte,  tek derdimiz sağdan soldan çıkan kısa tüylerimiz olsa ya da 13 yaşımızdan beri , regl sancılarımızı her ay istisnasız hemcinslerimize bıkmadan anlatmamız ve her seferinde çok şaşırmamız olsa, belki bu yaz yine kolay geçer. Şuan onu deniyorum.    
                                                                                         Temmuz ‘14

Geçmedi.

Bunu mevsim normallerinin altında, sıcak torbasının koynunda yazıyorum.  Yılbaşına beraber girdiğim arkadaşlarımın kostüm partisi davetini geri çevirmiş olarak yazıyorum. Sigara içmeksizin yazıyorum. Sen yokmuşşsun gibi yazıyorum. O yaz hiç de öyle geçmedi.
                
                                                                                             Ocak '15

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

DÜNYANIN EN GICIK ADAMI

DID YOU MEAN ''UNFOLLOW'' ?

Ankara