Kayıtlar

Ekim, 2015 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

BİRTAKIM ALKOLSÜZ İÇECEKLER

Sizi özlüyorum,her kahvem arttığında, Sizi özlüyorum sütün ağzımda bıraktığı tattan kurtulmaya çalıştığımda, Çünkü sen demiştin ''süd içenle öbüşülmez'' - aynen böyle- Benim öbüşme ihtimalim yok- aynen öyle- Naneli yeşil çay bence artık çok da güzel değil, öyle gelmemişti sen demlerken Recep Evime kekik aldım inan İbrahim, Zeytinine dökecek adam yok. ve ben umarım, Batı'nın ahlaksızlığını alıp gelmemişimdir. ve umarım siz, Bir gün,günün konusuna en güzel cümleyi yazarak David People'da iki kişilik latte içme hakkı kazanırsınız. Diğer kutun dert kutun olmasın İbrahim, Metro direkleriyse senin anlayabildiklerinden olsun Recep, O gün sen öyle güzel sofra hazırlamıştın ki İbrahim, O sandı ki ona özel.- yiyeyim- O gün sen öyle güzel bir fotoğraf çekmiştin ki Recep, O sandı ki en güzel. -çalayım- O gün de bak Allah şahit  Yıldız öyle güzel '' Ben o yari esasında çok severim'' demişti ki, Biz sandık ki yarimiz var.

SANDIK LEKESİ

Resim
Bence bir insan arkadaşları üzülmesin diye intihar etmiyorsa, orda gerçekten sadakat vardır. Yaşamaya ya da ölüme sadık olmak elimizde değil. Ama üzüntüye ve ürpertiye sadık olmak kötücüllükten çıkabilecek tek kurtuluş yolu. Ya düşünsene duygusal emek denen bi şey var bu dünyada. Hani İbo ‘her Pazar saatlerimi magazin programlarına, Show TV’ye veriyorum amk’ demişti ya. O emeği bize topluyordu. Anlatacağı hikâyeler bizim duygudaşlığımız içindi. Bu emek sen, ben intihar etmeyim diye verilmişti. E senin bazen üzüntüden kakan bile geliyor, bunu biliyorum Melike. Sen söylemedikçe ben sana bunu asla hatırlatmazdım. Duygusal emek bu işte, görünmüyor ama tüm hikâyeleri topluyor. Ne İbo’dan dinleyeceğimiz magazin haberleri ne de senin hüzünlü kakan bir anlamsızmış gibi görünse de ben bu yükün taşıyıcısı olduğumu çok iyi biliyorum. Yani şöyle düşün: Şehirler sifon sesleriyle dolu, her an bi sifon çekiliyor. Ama sen sadece apartmandakileri duyabiliyorsun. Hem de gecenin en depresyon...